KANSERLERİN TANI, TAKİP VE TEDAVİSİNDE KULLANILAN BAŞLICA TÜMÖR MARKER

KANSERLERİN TANI, TAKİP VE TEDAVİSİNDE KULLANILAN BAŞLICA TÜMÖR MARKERLARI


Tümör markerları olarak kullanılan biyolojik belirteçler, çeşitli organ ve dokularda ortaya çıkan, ait olduğu organ ve dokulara ait kanserojen değişiklikler sonucunda, ilgili organ veya doku hücrelerinden salınan biyolojik maddelere verilen isimdir.

Bunların bir kısmı, ilgili organ veya dokuya ait oldukça spesifiktir. Örneğin prostata spesifik PSA, memeye spesifik CA 15-3, overlere spesifik HE4 gibi. Bir kısmı da CEA gibi, daha genel kanser belirteci niteliğindedir.

Tümör Markerlarının Yararları

  1. Erken Tanı ve Tarama: Bazı tümör markerları, belirli kanser türlerinin erken evrelerinde yüksek seviyelerde bulunabilir. Örneğin, prostat kanseri için PSA (Prostat Spesifik Antijen) tarama testinde kullanılır.
  2. Tedavi Takibi: Kanser tedavisi gören hastalarda, tümör markerları tedaviye yanıtı izlemek için kullanılabilir. Tedavi sırasında veya sonrasında marker seviyelerindeki değişiklikler, tedavinin etkinliği hakkında bilgi verebilir.
  3. Nüksün İzlenmesi: Tedavi sonrası hastalarda, tümör markerları kanserin yeniden ortaya çıkma riskini izlemek için kullanılabilir. Marker seviyelerinde artış, kanserin nüks ettiğini gösterebilir.
  4. Prognoz Değerlendirmesi: Bazı tümör markerlarının seviyeleri, kanserin yayılma potansiyeli ve hastanın genel prognozu hakkında bilgi sağlayabilir.
    Kullanım Durumları
  5. Tanı Amaçlı Kullanım: Tümör markerları, klinik bulgular ve görüntüleme yöntemleri ile birlikte kullanılarak kanser tanısını destekleyebilir. Örneğin, CA-125 over kanseri tanısında yardımcı olabilir.
  6. Tarama: Yüksek riskli bireylerde, belirli kanser türleri için tarama testleri olarak kullanılabilir. Örneğin, BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları taşıyan kadınlarda, meme kanseri riski yüksek olduğundan, CA-125 ve CA 15-3 gibi markerlar izlenebilir.
  7. Tedavi Takibi ve Nüks İzlemi: Kemoterapi, radyoterapi veya cerrahi tedavi sonrası, tümör markerları tedaviye yanıtı ve olası nüksü izlemek için kullanılabilir.
    AKCİĞER KANSERİ TANI VE TEDAVİSİNDE KULLANILAN TÜMÖR MARKERLARI
  8. Cyfra 21-1
    Akciğer kanseri hastalarında, hastalığın seyri ve tedavi sürecinde, hastalığın ilerlemesinin izlenmesine yardımcı olarak kullanılmaktadır. Akciğerin squamöz hücreli kanserlerinde daha yaygın kullanılır.

En fazla akciğer kanserlerinde yükselmekle birlikte, bu test yemek borusu ve baş-boyun kanserlerinde de yükselme göstermektedir.

  1. NSE (Nöron Spesifik Enolaz)

Küçük hücreli akciğer kanserinde (Small cell lung cancer= SCLC) yükselme göstermektedir.

  • Küçük hücreli akciğer kanseri ile, Küçük hücreli dışı (Non- Small cell lung CA= NSCLC)  akciğer kanserinin ayırıcı tanısına yardımcı olarak,
  • Küçük hücreli akciğer kanseri hastalarında, hastalığın ilerlemesi ve gerilemesinin izlenmesinde,
  • Tekrarlayan hastalığın erken tespitinde kullanılmaktadır.
  1. Pro GRP (Gastrin Releasing Peptide)

Bağırsak hormonu GRP’nin öncüsüdür. Küçük hücreli akciğer kanseri (SCLC) hastalarında yükselme göstermektedir. NSE ile birlikte kullanımı, tanısal doğruluğu artırmaktadır.

Hastalığın takip ve tedavi izlemesinde kullanılmaktadır.

  1. CEA (Carcinoembriogenic Antigen)

En belirgin olarak, kolorektal kanserlerde yükselme göstermektedir.

Bunun yanında, akciğer kanserlerinde de yükselme gösterir. Daha az olarak, meme kanserlerinde de yükselme göstermektedir.

Hastalık seyri ve tedavi takibinde kullanılmaktadır.

Özellikle adenokarsinomlar ve büyük hücreli karsinomlar gibi akciğer kanseri türlerinde kullanılmaktadır. Tedavi sonrası CEA seviyelerinin düşmesi, tedavinin etkili olduğunu gösterir.

GASTROİNTESTİNAL SİSTEM KANSERLERİ

  1. CA 242

Pankreas kanserleri ve kolorektal kanserlerin en yeni nesil tümör belirtecidir. CA 242’nin yüksek spesifisitesi nedeniyle, pankreas kanseri ile benign nitelikli hepatobilier hastalıkların ayrımında bilgi vermektedir.

CA 242, aynı zamanda pankreas ve kolorektal kanserlerde, prognoz hakkında bilgi verici niteliktedir.

CA 242’ nin CEA ile birlikte kullanımı, takip ve tedavi kararlarında oldukça yararlı olmaktadır.

 

  1. CA 19-9

Pankreas kanserlerinde belirgin yükselme göstermektedir. Bu nedenle, benign ve malign pankreas hastalıklarının ayrımında yararlıdır.

CA 19-9, kolorektal kanserlerde de daha sınırlı bir yükselme göstermektedir.

  1. CEA

En belirgin olarak, kolorektal kanserlerde yükselme göstermektedir.

Bunun yanında, akciğer kanserlerinde de yükselme gösterir. Daha az olarak, meme kanserlerinde de yükselme göstermektedir.

Hastalık seyri ve tedavi takibinde kullanılmaktadır.

4. CA 72-4 (Kanser Antijeni 72-4)

Kullanım Alanı: Mide kanseri ve diğer bazı GI kanserlerde kullanılır.

Tanı ve Takip: CA 72-4, mide kanserinin tanısı ve takibinde kullanılabilir. Tedaviye yanıtın izlenmesinde ve nüks riskinin değerlendirilmesinde yardımcı olabilir.

  1. Kromogranin A

Kromogranin A, nöroendokrin tümörler için en spesifik ve güvenilir tümör belirteci niteliğindedir.

Kromogranin A yüksekliği, nöroendokrin tümörlerin varlığı hakkında şüphe oluşturur.

Nöroendokrin tümörler, en sık olarak gastrointestinal sistem (%58) ve akciğerde (%27) görülmektedirler. Gastrik nöroendokrin tümörler, karsinoid tümör olarak da adlandırılırlar. Genellikle yavaş büyüyen tümörlerdir, ancak nadiren agresif ve metastaz yapma potansiyeli de bulunmaktadır. Bu tümörlerin hem iyi huylu (benign), hem de kötü huylu (malign) seyirleri olabilmektedir. Çoğunluğu mide ve barsaklar kaynaklıdır. Karaciğere metastazları sık görülmektedir.

JİNEKOLOJİK KANSERLER

  1. HE4

Over (yumurtalık) kanserinin tanısında oldukça spesifik ve güçlü bir yeni belirteçtir. Over kanserlerinin takip ve tedavisinde kullanılmaktadır.

Endometrial kanserlerde de bir miktar yükselme görülmektedir.

  1. CA125

Epitelyal kökenli over kanserlerinin tanısı, prognozu ve tedavi takibinde kullanılmaktadır.

Over kanseri dışında, servikal ve endometrial kanserlerde de bir miktar yükselme göstermektedir.

HE4 over için daha spesifik, CA 125 jinekolokjik kanserler için daha genel bir gösterge niteliğindedir.

HE4 ile birlikte CA 125’in ROMA Programı çerçevesinde birlikte kullanımı, over kanseri riskini belirleme yönünden yararlı sonuçlar vermektedir.

  1. SCC (Squamöz Hücreli Karsinom = Squamouse Cell Cancer)

Squamöz hücreli kanser antijeni (SCCA), rahim ağzı (servikal) ve vulva kanserlerinde yükselme göstermektedir.

Ayrıca baş-boyun, özefagus ve akciğer kanserlerinde de SCC’de yükselme görülebilmektedir.

MEME KANSERİ

CA 15-3

CA 15-3 meme kanseri hastalarının tedavisinde, izlenmesinde, tedavi etkisinin ve nükslerinin izlenmesinde temel test niteliğindedir.

Meme kanserlerinde CEA ve Cyfra 21-1’de de sınırlı bir yükselme olabilmektedir.

KARACİĞER KANSERİ

AFP (Alfa- Fetaprotein)

Karaciğer kanserlerinde belirgin olarak yükselmektedir.

Testiküler kanserlerde de yükselme görülebilmektedir.

PROSTAT KANSERİ

PSA (Prostat Spesifik Antijen)

Prostat kanseri için değerli bir göstergedir. Yükselmesi prostat kanserine işaret edebilir.

Free (Serbest) PSA

Serbest PSA’nın toplam PSA’ya oranının düşük olması prostat kanseri, yüksek olması Benign Prostat Hipertrofisi lehine değerlendirilmektedir.

Free PSA değeri, bu ayrımı yapmakta kullanılmaktadır.

KANSERLERDE HANGİ TÜMÖR MARKERLARI YARARLI OLABİLİR?

Bu testler, önem derecesine göre şu şekilde sıralanabilir:

AKCİĞER KANSERLERİ

Cyfra 21-1

NSE (Nöron Spesifik Enolaz)

Pro GRP (Gastrin Releasing Peptit)

CEA

GASTROİNTESTİNAL KANSERLER

CEA

CA 242

CA 19-9

CA 72-4

Kromogranin A

JİNEKOLOJİK KANSERLER

HE4 (Human Epididimis Protein-4)

CA 125

SCC (Squamöz Hücreli Karsinom)

MEME KANSERLERİ

CA 15-3

CEA

KARACİĞER KANSERİ

AFP (Alfa-Feto Protein)

PROSTAT KANSERİ

PSA

Free PSA

BAŞ VE BOYUN KANSERLERİ

SCC (Squamöz Hücreli Karsinom)

Cyfra 21-1

MESANE KANSERİ

UBC (Urinary Bladder CA= Mesane Kanser Antijeni)

TESTİS KANSERİ

AFP

M- 371 Testis Kanseri Testi

KALPROTEKTİN TANIDA NE ORANDA YARARLIDIR? NASIL KULLANILMALIDIR?

Kalprotektin, özellikle inflamatuvar bağırsak hastalıkları (IBH) ve diğer gastrointestinal (GI) durumların tanısında ve izlenmesinde kullanılan bir biomarker olarak önemlidir. Kalprotektin, lökositlerde bulunan bir protein kompleksi olup, bağırsaklardaki inflamasyonun göstergesi olarak dışkıda ölçülür.

Kalprotektin'in Tanıda Yararlılığı

  1. İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları (IBH): -Kalprotektin, Crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi IBH'lerin tanısında ve izlenmesinde oldukça yararlıdır. Bu hastalıklarda bağırsak mukozasında belirgin inflamasyon olduğundan, dışkıdaki kalprotektin seviyeleri yükselir.
  2. Tanısal Hassasiyet ve Özgüllük: Çalışmalar, dışkı calprotectin testinin yüksek hassasiyet ve özgüllük gösterdiğini ortaya koymuştur. Özellikle diğer fonksiyonel gastrointestinal hastalıklarla (örneğin, irritabl bağırsak sendromu - IBS) karşılaştırıldığında, IBH tanısında kalprotektin daha güvenilir bir marker olarak kabul edilir.
  3. Fonksiyonel ve Organik Hastalıkların Ayrımı: Kalprotektin, fonksiyonel gastrointestinal hastalıklar (örneğin, IBS) ile organik hastalıkların (örneğin, IBH, enfeksiyöz kolit) ayrımında yardımcı olabilir. Fonksiyonel hastalıklarda kalprotektin seviyeleri genellikle normaldir, organik hastalıklarda ise yükselir.
  4. Tedavi Takibi ve Nüks İzlemi: Kalprotektin, IBH'li hastaların tedaviye yanıtını izlemek ve hastalık aktivitesini değerlendirmek için kullanılır. Tedavi sırasında kalprotektin seviyelerindeki düşüş, inflamasyonun azaldığını ve tedavinin etkili olduğunu gösterebilir. Ayrıca, kalprotektin seviyelerindeki artış, hastalığın nüks ettiğini işaret edebilir.

Kalprotektin Nasıl Kullanılmalıdır?

  1. Dışkı Örneği Toplanması: Kalprotektin testi, dışkı örneğinden yapılır. Örnek, steril bir kapta toplanmalı ve laboratuvara ulaştırılmalıdır. Örneklerin uygun şekilde saklanması ve taşınması önemlidir, bu nedenle hasta ve laboratuvar personeli bu konuda bilgilendirilmelidir.
  2. Test Yorumlaması: Kalprotektin seviyeleri, laboratuvarın belirlediği referans aralıkları içinde yorumlanmalıdır. Genellikle 50 μg/g'nin altındaki seviyeler normal kabul edilirken, 50-200 μg/g arasında orta derecede inflamasyon ve 200 μg/g'nin üzerindeki seviyeler ciddi inflamasyon gösterebilir. Ancak, her laboratuvarın referans aralıkları ve cut-off değerleri farklı olabilir.
  3. Klinik Bağlamda Değerlendirme: Kalprotektin sonuçları, hastanın klinik durumu ve diğer tanısal testlerle birlikte değerlendirilmelidir. Tek başına kalprotektin testi, tanı koymak için yeterli değildir; ancak, klinik bulgular ve diğer tanı yöntemleriyle birlikte kullanıldığında değerli bir bilgi sağlar.
  4. Tekrarlayan Testler: IBH'li hastalarda tedavi takibi ve hastalık aktivitesini izlemek için tekrarlayan calprotectin testleri yapılabilir. Bu testler, tedaviye yanıtın değerlendirilmesi ve nüksün erken tespiti açısından önemlidir.

Sonuç:
Kalprotektin, gastrointestinal inflamasyonun güvenilir bir göstergesi olup, özellikle inflamatuvar bağırsak hastalıklarının tanısı, tedavi takibi ve nüks izleminde önemli bir rol oynar. Test sonuçlarının doğru yorumlanması ve klinik bağlamda değerlendirilmesi, hastaların yönetiminde etkin kararlar alınmasını sağlar. Kalprotektin, fonksiyonel ve organik bağırsak hastalıklarının ayrımında da değerli bir araçtır.