FEMOFLOR-16 ÜROGENİTAL/VAJİNAL MİKROBİYOTA TESTİ Nedir?
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA TESTİ Nedir?
KÜLTÜRE GÖRE ÜSTÜNLÜKLERİ Nelerdir?
Tüm bu nedenlerle FEMOFLOR; Ürogenital florada mevcut olan bakteri, mantar, parazit ve virüsleri ortaya koymak için geliştirilmiş, moleküler multipleks PCR temelli, kültür ve diğer klasik tanı yöntemleri ile kıyaslanamayacak üstünlükleri olan, hızlı, doğru, etkin, ileri bir yeni tanı yöntemidir.
FEMOFLOR-16 ile FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ
TARAMA Testleri Arasında Ne Fark Vardır?
FEMOFLOR-16, Vajinal (ürogenital) floranın durumunu ortaya koymak amacıyla yapılmaktadır. Ürogenital florada mevcut toplam mikrobiyal yükü, normal floranın önemli üyesi Laktobasil miktarını, önemli aerob bakterilerin miktarını, 16 civarındaki anaerob bakteri miktarını, mikoplazma türlerinin miktarını ve Candida miktarını sayısal ve toplam mikroorganizma miktarına göre oransal olarak ortaya koyar. Böylece, normal vajinal florada bir bozulma olup olmadığı, dengelerin korunup korunmadığı, eğer bozulma var ise, hangi bakterinin öne çıktığı görülür ve hekim de tedavi kararını bu sonuçlara göre verir.
Dolayısıyla Femoflor-16, şüpheli cinsel temasta bulunmuş kadınlar için değil, ürogenital yakınmaları bulunan tüm kadınlar için, ya da vajinal flora durumun kontrol ettirmek isteyen tüm kadınlar için yapılabilir. Bir nevi UROGENİTAL (VAJİNAL) CHECK-UP Testi gibi tarif edilebilir. 25 mikroorganizma hakkında bilgi verilmektedir.
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA Testi ise, Femoflor-16’ dan biraz farklıdır. Bu testte de toplam mikrobiyal yük, laktobasil miktarı, anaerobların bir kısmı, kandida miktarı, ureoplasma ve mikoplazma miktarları saptanmaktadır. Bunlara ek olarak Mycoplasma genitalium, Trichomonas vaginalis, bel soğukluğu etkeni Neisseria gonorrhoeae, Chlamydia trachomatis, Herpes simpleks-1 (HSV-1) ve Herpes simpleks-2 (HSV-2), CMV gibi şüpheli cinsel ilişkiyle bulaşan patojen etkenler de saptanmaktadır. Dolayısıyla, Femoflor Cinsel Bulaş Tarama Testi, şüpheli cinsel ilişkide bulunmuş ve bir bulaş durumunu öğrenmek isteyen kişiler için daha uygundur. Bu test de bir nevi CİNSEL BULAŞ CHECK-UP Testi gibidir. 14 mikroorganizma hakkında bilgi verilmektedir.
FEMOFLOR-16 ÜROGENİTAL/VAJİNAL MİKROBİYOTA TESTİ NEDİR?
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA TESTİ NEDİR?
KÜLTÜRE GÖRE ÜSTÜNLÜKLERİ NELERDİR?
Prof. Dr. Paşa Göktaş
İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
Gelişim Tıp Laboratuvarları Genel Yönetmeni
Sunum Metni
Femoflor-16 Moleküler Bir Testtir
|
Tam Bir ÜROGENİTAL/VAJİNAL MİKROBİYOTA Testidir
|
Kültür İle Saptanamayan Mikrobik Etkenler Saptanır Çünkü:
|
Mikropların Sayısal Miktarları Veriliyor
|
Bu Bilgiler Ne İşe Yarıyor? Hekimin tedavi kararı yönünden:
|
Somut Veriler, Bilinçli Kararlar
|
Hastaların Tanısı,
|
FEMOFLOR-16 ile FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA Testleri Arasında Ne Farklar Vardır?
|
FEMOFLOR
|
Femoflor-16 Urogenital Mikrobiyota Testi İle İncelenen Mikroorganizmalar Nelerdir?
|
Anaerob Bakteriler:
Yukarıda belirtilen bu etkenler, flora bozulmasında genellikle Gardnerella vaginalis ile birlikte, Bakteriyel vajinozis ve kötü kokulu infeksiyonlara neden olmaktadırlar |
|
Femoflor Cinsel Bulaş Tarama Testi ile İncelenen Mikroorganizmalar Nelerdir?
|
Patojen Mikroorganizmalar : 8.Mycoplasma genitalium var olup olmadığı 9.Trichomonas vaginalis var olup olmadığı 10.Neisseria gonorrhoeae (bel soğukluğu) var olup olmadığı 11. Chlamydia trachomatis var olup olmadığı 12. Herpes simplex-2 (HSV-2) var olup olmadığı 13. Herpes simplex-1 (HSV-1) var olup olmadığı 14. CMV (Cytomegalovirus) var olup olmadığı |
Cinsel Sağlık Check-Up, Cinsel Bulaş Check-Up Görüldüğü üzere:
Femoflor Cinsel Bulaş Tarama ise:
|
İki Test Birlikte Yapılabilir mi? Evet, yapılabilir.
|
Şüpheli Cinsel İlişkide Bulunmamış Kadınlarda, Patojen Etkenler Saptanabilir mi?
|
Cinsel İlişkiyle Bulaşan Patojenler Eşlerden Birinde Pozitif İse, Diğer Eşte de Pozitif Olabilir mi?
Bu nedenle, eşlerden birisinde pozitiflik durumunda, diğer eş de tedavi edilmelidir. |
Cinsel İlişkiyle Bulaşan Mikrobiyal Etkenler Sessiz Seyredebilirler mi?
Yani, bir yakınma belirtmeyen kişilerde, infeksiyon devam edebilmektedir ve kişinin durumdan haberi yoktur. |
Cinsel Yolla Bulaşan Mikrobiyal Etkenlerin Kısırlıkla İlişkisi Var mıdır?
|
FEMOFLOR-16 ÜROGENİTAL MİKROBİYOTA
TEST SONUÇLARI NASIL YORUMLANMALIDIR?
FEMOFLOR-16 raporunda 1 numarada Toplam Mikrobiyal Yük (TMY) yer almaktadır. Bu, tüm etkenlerin DNA miktarının toplam yükünü göstermektedir. 2 ve 3 numarada (çift internal kontrol) normal floranın dengesini sağlayan Lactobacillus spp. sayısı ve TMY’e oranı yer almaktadır. 4-5-6 numarada AEROBLARyer almaktadır. 7-14 arasında ANAEROBLAR, 15 numarada Candida, 16-17’ de M. hominis ve Ureaplasma, 18’ de Mycoplasma genitalium yer almaktadır. Yandaki ilk sütunda mikroorganizmaların mutlak sayısı, ikinci sütunda Toplam Mikrobiyal Yük (TMY)’ e olan yüzdesi ve üçüncü sütunda da logaritmik grafik olarak TMY’ ün %0.1, %1, %10, %100’ lük dilimlerinden hangisine girdiği belirtilmektedir.
TEST SONUÇLARININ YORUMU
Yorumlamada Lactobacillus spp. oranı önemlidir. Çünkü vajinada floranın dengesini sağlayan laktobasillerdir.
1. Lactobacillus spp. TMY’ ün %80 üzerinde olduğu normal flora durumunda da: Mycoplasma, Ureaplasma ve Candida miktarlarına bakılmalıdır.
Yukarıda belirtilen vajinal mikrobiyota durumu sağlıklı kadınlarda da görülebilir, florası çeşitli nedenlerle bozulmuş kadınlarda da.
2-3. Lactobacillus spp. düzeyinin %20-80 arasında olduğu Orta ve %20’ nin altında olduğu İleri Düzeyde Flora Bozulmalarında:
Tedavi Kararı:
Aeroblar, anaeroblar ya da miks etkenler lehine bozulmuş floralarda, hangi etken öne çıkmış ise, etkene yönelik tedavi düzenlenmelidir. Mycoplasma genitalium saptanmışsa tedavi edilmelidir. Candida, Mycoplasma ve Ureaplasma miktarları da 104 üzerine çıkmış ise, hastanın kliniğine göre tedavi kararını hekim vermelidir.
ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
Femoflor test sonucu yorumlanmadan önce, aşağıdaki bilgilerin göz önüne alınmasında yarar görülmektedir:
FEMOFLOR-16 İle Saptanan Mikroplar Hakkında Bilgiler
1. Toplam Mikrobiyal Yük: Ürogenital (vaginal) florada bulunan tüm bakteri ve mantarların DNA’ları esas alınarak, moleküler üzerinden toplam mikrobiyal yük (miktarı) ortaya konulmaktadır. Ayrıca, florada bulunan diğer mikrobik etkenlerin ayrı ayrı DNA miktarları saptanarak, toplam mikrobiyal yükün sayısal olarak ve oransal olarak ne kadarını oluşturdukları ortaya konulmaktadır. Bu sayı ve oranlara göre de, infeksiyon nedeni haline gelip gelmedikleri ve tedavi gerekip gerekmediği hakkında karar verilecektir.
2. Lactobacillus spp.: Gram pozitif fakültatif anaerob bir bakteridir. Vagina ve gastrointestinal sistemde, normal floranın üyesi olarak bulunur. Laktobasiller, özellikle doğurganlık dönemi kadınlarda, vaginal ekosistemi düzenleyen en önemli bakteri grubu olarak tanımlanmaktadır. Laktobasillerle birlikte bazı anaerobların ürettiği enzimlerin, pH’yı asidik yaparak, florayı gonokok, kandida, C.difficile, Gardnerella vaginalis, Salmonella spp., Trikomonas, hatta HIV infeksiyonuna karşı koruyucu bir bariyer oluşturduğu düşünülmektedir. Çeşitli çalışmalarda, Lactobacillus spp. miktarında azalma olduğu durumlarda, diğer patojen etkenlerin artış gösterdiği görülmüştür.
Bu nedenle Lactobacillus spp. miktarı, Femoflor- 16 testlerinin aynı zamanda internal kontrolü olarak da yer almaktadır.
3. Enterobacterium spp.: Genellikle insanların barsak florasında bulunan, barsak florası dışındaki doku ve organlara geçtiği takdirde, ciddi infeksiyon sorunlarına neden olan geniş bir bakteri familyasıdır. Enterobacter, Salmonella, E.coli gibi bakteriler de bu grup içinde yer almaktadır. Ürogenital infeksiyonlara, sepsise ve hastane infeksiyonlarına neden olabilirler.
4. Staphylococcus spp.: Gram pozitif bir bakteridir. 31 türü vardır. Çoğu türü zararsız olarak insan vücut florasında bulunabilir. Staphylococcus aureus en patojen tipidir. Piyemi, septisemi, ürogenital infeksiyonlar, deri-yumuşak doku infeksiyonları, kateter infeksiyonları gibi çeşitli infeksiyonlara neden olabilirler.
5. Streptococcus spp.: Gram pozitif bakterilerdir. Tüm vücut florasında değişik türleri bulunabilir. Çeşitli türleri, önemli infeksiyonlara neden olabilir.Vaginal florada bazı türleri bulunabilir. Vajinit nedeni olabilir. Doğum yapmış kadınlarda endometrit, sezaryen yarası infeksiyonları, septisemi, piyelonefrit, selülit, septik artrit, menenjit ve endokardite neden olabilirler.
6. Prevotella bivia+ Porphyromonas spp.: P.bivia gram negatif anaerob bir bakteridir. Vaginal ve oral florada bulunur. Bakteriyel vajinozis nedeni olabilmektedir. Anaerobik infeksiyonlarda da rol alabilir. Porphyromonas da zorunlu anaerob bir bakteridir. Gram negatiftir. Pelvik inflamatuvar infeksiyonlarda yer alabilirler. Rutin kültürlerde üremezler.
7. Gardnerella vaginalis: Gram değişken, fakültatif anaerob bir kokobasildir. Daha önceki ismi Hemofilus vaginalis’tir. Bakteriyel vajinoz’un en önemli etkenidir. Cinsel temasla bulaştığı belirtilmekle birlikte, hiç cinsel ilişkiye girmemiş bakirelerde de görülebilmektedir. Bakteriyel vajinoz oluşmuş kadınların %79’unda, eşlerde de üretrada bu bakteriye rastlanmıştır. Bu nedenle, eş tedavisi de önerilmektedir. Bakteriyel vajinit, anaeroblardan kaynaklanan kötü kokulu akıntı ile karakterizedir. Gardnerella vaginalis, genellikle bu tabloyu diğer anaeroblarla birlikte oluşturmaktadır.
8. Eubacterium spp.: Gram pozitif, anaerob bir bakteridir. Bakteriyel vajinoz oluşturan etkenler içinde izole edilmiştir. Rutin kültürlerde üremezler.
9.Sneathia spp. + Leptotrichia spp.+ Fusobacterium spp.: Gram negatif anaerob basillerdir. Genital, gastrointestinal ve orofaringeal florada bulunabilirler. Cerrahi, fiziksel travmalar, ödem, anoksi, doku tahribatı gibi çeşitli durumlar sonrası flora değişikliklerinde patojen hale gelebilirler. Genellikle anaerob ve kötü kokulu apseler oluştururlar. Rutin kültürlerde üremezler.
10.Megasphaera spp.+ Veillonella spp.+ Dialister spp.: Bakteriyel vajinozis oluşturan etkenler arasındadırlar. Anaerob etkenlerdir. Bu etkenlerle infeksiyon oluşumunun, HIV/AIDS infeksiyonu bulaşını kolaylaştırdığı bilinmektedir. Rutin kültürlerde üremezler.
11. Lachnobacterium spp.+ Clostridium spp.: Gram pozitif ve zorunlu anaerob bakterilerdir. Doğada yaygın olarak bulunurlar. Anaerob ortam oluşması sonucu infeksiyona neden olurlar. Rutin kültürlerde üremezler.
12. Mobiluncus spp.+ Corynebacterium spp.: Mobiluncus gram negatif, Corynebacterium gram pozitif bakterilerdir. Ancak her ikisi de anaerobtur. Vagina florasında bulunurlar ve flora değişiminde Gardnerella vaginalis ile birlikte bakteriyel vajinozise neden olabilirler. Normal kültürlerde üremezler.
13.Peptostreptococcus spp.:Streptokokların anaerop grubudur. Gram pozitiftir. Kadın genital organ florasında bulunur. İnfeksiyonları ilaca dirençli olabilir. Bakteriyel vajinoziste yer alabilirler. Normal kültürlerde üremezler.
14.Atopobium vaginae: Gardnerella vaginalis ile birlikte, bakteriyel vajinozisin önemli etkenlerinden birisi olduğu bildirilmektedir. Vaginal laktobasil miktarındaki değişimler, bu bakterilerin harekete geçmesine neden olmaktadır. Anaerobtur. Normal kültürlerde üremezler.
15. Candida spp. : Candida, az miktarda vücudun deri, gastrointestinal sistem ve genital sistem florasında bulunabilir. Vücut dengesi ve ortam değişmediği, organizma güçlü olduğu sürece sorun oluşmaz. Bağışıklıkta zayıflama, ortam florasında değişimler ve antibiyotik kullanımı gibi durumlar, Candida’nın çoğalmasına ve infeksiyon oluşturmasına yol açar. Dirençli ve büyük problem oluşturan Candida infeksiyonları ortaya çıkabilir. Kadınlarda Candida vajiniti de sık görülmektedir.
16/17/18. Mycoplasma hominis/ Mycoplasma genitalium/ Ureaplasma ( Urealyticum+ parvum):
Bu dört bakterinin dördü de mikoplazma grubu içinde yer alırlar. Mikoplazma türleri içinde, ürogenital infeksiyonlardan sorumlu olanlar M.hominis, M. genitalium, Ureaplasma urealyticum ve U. parvum’dur. M. hominis, kadınlarda daha fazla görülür. Çoğunlukla pelvik inflamatuvar hastalık (PID) etkenidir, ancak daha çok diğer patojenlerle birlikte yer alır. M. genitalium infeksiyonları, erkekte daha iyi tanımlanmıştır. Her dört etken de non-gonokoksik üretrit nedenidirler. Bu etkenlerin en önemli özelliği,asemptomatik (sessiz) seyretmeleridir. Çoğu kişi bir yakınma belirtmez. Bazen de idrar yaparken yanma, sızlama, ağrı, kaşıntı gibi yakınmalar gösterirler. Hiçbir yakınması olmayan kadınların %21-53’ünde M. hominis ve %40-80’inde de U.urealyticum saptandığı belirtiliyor. Sessiz infeksiyonların, kısırlık ile de ilişkili olabileceği belirtilmektedir. Bu bakteriler üretrit, pyelonefrit, PID, endometrit, artrit gibi infeksiyonlar yapabilirler. Etkenler, genelde cinsel temas yoluyla bulaşırlar.
Bu bakterilerin önemli özelliği, hücre duvarlarının olmamasıdır. Bu nedenle de penisilin ve sefalosporinlerden etkilenmezler. Ayrıca,
----------------------------------------------------------------------------------------------
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA
TEST SONUÇLARI NASIL YORUMLANMALIDIR?
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA Raporunda 1 numarada Toplam Mikrobiyal Yük (TMY) yer almaktadır. Bu, tüm mikroorganizmaların toplam DNA miktarını göstermektedir. 2 numarada, vajinal floranın temel dengesini sağlayan Lactobacillus spp. sayısı ve TMY’ e oranı yer almaktadır. 4 numarada anaeroblar (Gardnerella vaginalis+) bulunmaktadır. 5 numarada Candida spp., 6-7 numarada Ureaplasma spp. ve M. hominis yer almaktadır. 8-14 arasında PATOJENLER yer almaktadır. Yandaki 1. sütunda bu mikroorganizmaların mutlak sayıları, 2. Sütunda TMY’e oranları, 3. Sütunda da TMY’e göre %0.1, %1, %10 ve %100’ lük dilimlerden hangisinde yer aldıkları belirtilmektedir.
TEST SONUÇLARININ YORUMU
Yorumlamada Lactobacillus spp. oranı önemlidir. Çünkü vajinada floranın dengesini sağlayan laktobasillerdir.
1. Lactobacillus sp. TMY’ ün %80 üzerinde olduğu normal flora durumunda da: Mycoplasma, Ureaplasma ve Candida miktarlarına bakılmalıdır.
Yukarıda belirtilen vajinal mikrobiyota durumu sağlıklı kadınlarda da görülebilir, florası çeşitli nedenlerle bozulmuş kadınlarda da.
2-3. Lactobacillus spp. düzeyinin %20-80 arasında olduğu Orta ve %20’ nin altında olduğu İleri Düzeyde Flora Bozulmalarında:
Tedavi Kararı:
Anaerobların (Gardnerella vaginalis +) oranı TMY’ ün %10’ unun üzerine yükselmişse, tedavi yönünden düşünülmelidir.
Candida, Ureaplasma spp. ve Mycoplasma hominis’ ten herhangi birinin miktarı 104 üzerine yükselmişse, tedavi yönünden düşünülmelidir.
Mycoplasma genitalium, Trichomonas vaginalis, Neisseria gonorrhoeae, Chlamydia trachomatis, HSV-2, HSV-1 ve CMV patojen mikroorganizmalarından herhangi birisi saptanmışsa, miktarına bakılmaksızın tedavi programına alınmalıdır.
ÖNEMLİ HATIRLATMALAR
Femoflor test sonucu yorumlanmadan önce, aşağıdaki bilgilerin göz önüne alınmasında yarar görülmektedir:
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA İle Saptanan Mikroplar Hakkında Bilgiler
1. Toplam Mikrobiyal Yük: Ürogenital (vaginal) florada bulunan tüm bakteri ve mantarların DNA’ları esas alınarak, moleküler üzerinden toplam bakteri yükü (miktarı) ortaya konulmaktadır. Ayrıca, florada bulunan diğer mikrobik etkenlerin ayrı ayrı DNA miktarları saptanarak, toplam mikrobiyal yükün sayısal olarak ve oransal olarak ne kadarını oluşturdukları ortaya konulmaktadır. Bu sayı ve oranlara göre de, infeksiyon nedeni haline gelip gelmedikleri ve tedavi gerekip gerekmediği hakkında karar verilecektir.
2.Lactobacillus spp.:Gram pozitif fakültatif anaerob bir bakteridir. Vagina ve gastrointestinal sistemde, normal floranın üyesi olarak bulunur. Laktobasiller, özellikle doğurganlık dönemi kadınlarda, vaginal ekosistemi düzenleyen en önemli bakteri grubu olarak tanımlanmaktadır. Laktobasillerle birlikte bazı anaerobların ürettiği enzimlerin, pH’yı asidik yaparak, florayı gonokok, kandida, C.difficle, Gardnerella vaginalis, Salmonella spp., trikomonas, hatta HIV infeksiyonuna karşı koruyucu bir bariyer oluşturduğu düşünülmektedir. Çeşitli çalışmalarda, Lactobacillus spp. miktarında azalma olduğu durumlarda, diğer patojen etkenlerin artış gösterdiği görülmüştür.
Bu nedenle Lactobacillus spp. miktarı, Femoflor- 16 testlerinin aynı zamanda internal kontrolü olarak da yer almaktadır.
3. Prevotella bivia+ Porphyromonas spp.: P.bivia gram negatif anaerob bir bakteridir. Vaginal ve oral florada bulunur. Bakteriyel vajinozis nedeni olabilmektedir. Anaerobik infeksiyonlarda da rol alabilir. Porphyromonas da zorunlu anaerob bir bakteridir. Gram negatiftir. Pelvik inflamatuvar infeksiyonlarda yer alabilirler. Rutin kültürlerde üremezler.
4.Gardnerella vaginalis: Gram değişken, fakültatif anaerob bir kokobasildir. Daha önceki ismi Hemofilus vaginalis’tir. Bakteriyel vajinoz’un en önemli etkenidir. Cinsel temasla bulaştığı belirtilmekle birlikte, hiç cinsel ilişkiye girmemiş bakirelerde de görülebilmektedir. Bakteriyel vajinoz oluşmuş kadınların %79’unda, eşlerde de üretrada bu bakteriye rastlanmıştır. Bu nedenle, eş tedavisi de önerilmektedir. Bakteriyel vajinit, anaeroblardan kaynaklanan kötü kokulu akıntı ile karakterizedir. Gardnerella vaginalis, genellikle bu tabloyu diğer anaeroblarla birlikte oluşturmaktadır.
5. Candida spp. :Candida, az miktarda vücudun deri, gastrointestinal sistem ve genital sistem florasında bulunabilir. Vücut dengesi ve ortam değişmediği, organizma güçlü olduğu sürece sorun oluşmaz. Bağışıklıkta zayıflama, ortam florasında değişimler ve antibiyotik kullanımı gibi durumlar, Candida’nın çoğalmasına ve infeksiyon oluşturmasına yol açar. Dirençli ve büyük problem oluşturan Candida infeksiyonları ortaya çıkabilir. Kadınlarda Candida vajiniti de sık görülmektedir.
6/7/8. Mycoplasma hominis/ Mycoplasma genitalium/ Ureaplasma ( Urealyticum+ parvum):
Bu dört bakterinin dördü de mikoplazma grubu içinde yer alırlar. Mikoplazma türleri içinde, ürogenital infeksiyonlardan sorumlu olanlar M.hominis, M. genitalium, Ureaplasma urealyticum ve U. parvum’dur. M. hominis, kadınlarda daha fazla görülür. Çoğunlukla pelvik inflamatuvar hastalık (PID) etkenidir, ancak daha çok diğer patojenlerle birlikte yer alır. M. genitalium infeksiyonları, erkekte daha iyi tanımlanmıştır. Her dört etken de non-gonokoksik üretrit nedenidirler. Bu etkenlerin en önemli özelliği,asemptomatik (sessiz) seyretmeleridir. Çoğu kişi bir yakınma belirtmez. Bazen de idrar yaparken yanma, sızlama, ağrı, kaşıntı gibi yakınmalar gösterirler. Hiçbir yakınması olmayan kadınların %21-53’ünde M. hominis ve %40-80’inde de U.urealyticum saptandığı belirtiliyor. Sessiz infeksiyonların, kısırlık ile de ilişkili olabileceği belirtilmektedir. Bu bakteriler üretrit, pyelonefrit, PID, endometrit, artrit gibi infeksiyonlar yapabilirler. Etkenler, genelde cinsel temas yoluyla bulaşırlar.
Bu bakterilerin önemli özelliği, hücre duvarlarının olmamasıdır. Bu nedenle de penisilin ve sefalosporinlerden etkilenmezler. Ayrıca,Kültürde üremeleri zordur.En etkin tanı yöntemi PCR'dır.
9. Trichomonas vaginalis: Flagel adı verilen kuyruk şeklinde hareketli uzantılara sahip bir parazittir. Virüs veya bakteri değildir. Triklomoniyazis veya Trikomonas vajiniti denilen bazen köpüklü, sarı yeşilimtrak ve kokulu akıntı yapar. Genellikle (%80 oranda) sessizdir. Cinsel partnere bulaşması kolaydır. Kaşıntı ve idrar yaparken yanma olabilir. Genellikle cinsel ilişkiyle bulaşır. Cinsel ilişki dışında da seyrek olarak kötü hijyen alışkanlığından bulaşma olabilir. Laktobasil azalmasıyla, vaginanın pH’sının asidikten bazik ortama dönüşüyle daha kolay ürer. Gardnerella vaginalis ile birlikte görülebilir.Hiç bir yakınması olmayan kadınların %5-15’inde görülmüştür. Trikomonas bulunduranların %37’sinde gonore (bel soğukluğu) de görülmüştür. Trikomonas bulunan kadınların yaklaşık yarısının eşinde de Trikomonas paraziti bulunmuştur. Erkeklerde genellikle belirtisiz seyreder, nadiren yakınma oluşturur. Kadında pozitiflik saptanırsa, eş mutlaka tedavi edilmelidir. Yoksa tekrarlama olur. Tanıda en duyarlı yol, yeni tanı yöntemi PCR’dır.
10. Neisseria gonorrhoeae: Bel soğukluğu (gonore) etkenidir. Cinsel ilişki yoluyla bulaşır. Neisseria gonorrhoeae, gonokok cinsinden gram negatif bir bakteridir. Cinsel ilişki sonrasında erkekte idrar kanalı iltihabı (üretrit) ve bel soğukluğuyapar. Kadınlarda, ayrıca servisit (rahim ağzı bölgesi iltihabı) yapar. Oral seks yapanlarda, boğazda farenjit yapabilir. Ayrıca gözde konjonktivit, kana geçerek endokardit,, eklemlerde artrit yapabilir. Belirtisiz seyredebilir. Belirti verirse, ilişkiden 4-6 gün sonra belirtiler görülür. 1-30 gün arasında da görülebilir. İrinli akıntı yapabilir. Adet düzensizliği, kronik kasık ağrıları, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, boğaz ağrısı yapabilir. Çoğunlukla klamidya ile birlikte bulunabilir. Yayma, kültür ve yeni tanı yöntemi PCR ile tanınır. Penisilin grubu antibiyotiklere dirençlidir. Hem erkek, hem de kadında kısırlık yapabildiği için, erken tanı önemlidir.
11. Chlamydia trachomatis: Klamidyoz denilen infeksiyon nedenidir. Chlamydia trachomatis, hücre içi yerleşen ve kültürde çok zor üreyen bir bakteridir. Cinsel yolla en sık bulaşan infeksiyondur. Rahim ağzı (serviks) bölgesinde yerleşir, tüplere ve yumurtalıklara yayılabilir. Genellikle sessiz seyreder. Cinsel aktif durumdaki ve yakınması olmayan kadınların %40’ında saptanmıştır. Birden fazla partnerle ilişkisi olan kadınlarda bu oran daha yüksektir. Bazı kadınlarda belirti verir. Bunlar hafif sarımsı vajinal akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, genital bölgede kaşıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı ve yer yer kanamalar şeklindedir. Erkekte daha az belirti oluşturur. Ancak bazen akıntı ve idrar yaparken yanma yapabilir. Tedavi edilmeyenlerde kısırlık yapabilir. Erken doğum ve düşük yapabilir. Bebeklerde trahom ve körlük yapabilir. Yenidoğan pnömonisi ( zatürre) nedeni olabilir. Tedavide penisilinler etkisizdir. En iyi tanı yöntemi, PCR tekniğidir.
12-13. Herpes-1 ve Herpes-2 (HSV-1 ve HSV-2) İnfeksiyonları: Herpes (HSV), kadın ve erkekte uçuklara neden olabilen bir virüstür. HSV-1 ağız ve dudak çevresinde, HSV-2 ise genital bölgede lezyon oluşturur. ABD’de genital herpes görülme sıklığı %20’dir. Ülkemizde %5 olmakla birlikte, hızlı şekilde artmaktadır. Her iki tip de öpüşmekle ve cinsel ilişkiyle bulaşabilir. Genital herpeste virüs ile lezyonu olan kişilerde kabarcık, kızarıklık, ağrı ve kaşıntı ortaya çıkar. %20’sinde belirti vermeyebilir. %60’ı virüsü taşıdığından haberdar değildir. Lezyonlar kalıcı değildir. Ancak tekrarlama (nüks) oranı yüksektir. Kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişikler de oluşabilir. Ateş, baş ağrısı, halsizlik, kas ağrıları ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu cinsel isteksizliğe ve aile içi sorunlara yol açabilir.
Herpes virüsü, vücuda ilk girdikten sonra sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde defalarca tekrarlayabilir. Bu nedenle, vücut direnci yüksek tutulmalıdır. Düzenli yaşam ve iyi uyku çok önemlidir. Sigara ve yoğun alkol kullanımından kaçınılmalıdır. Düzenli spor yararlıdır. Dengeli beslenilmelidir. HIV infeksiyonu ile birlikte görülme olasılığı sıktır, bu nedenle HIV infeksiyonundan kaçınılmalıdır. Aktif HSV infeksiyonu sırasında gebe kalınmamalıdır. Cinsel ilişkilerde prezervatif kullanımı yararlıdır. Kesin tedavisi yoktur. Aktif dönem başlangıcında antiviral tedavi sınırlı yarar sağlayabilir. Tanıda PCR yöntemi değerlidir, çünkü aktif hastalığı göstermektedir.
14. Cytomegalovirus (CMV) İnfeksiyonu: Bir virüstür. İnsandan insana yakın temas veya cinsel ilişkiyle bulaşır. Çoğunda fazla bir yakınma yoktur. Ancak %15 kişide grip benzeri boğaz ağrısı, ateş, eklem ağrısı, lenf bezlerinde büyüme yapar. İlk bulaşmadan sonra latent (gizli) hale geçer. Tekrarlayabilir (nüks olabilir). Gebelik sırasında geçirilmesi bebeğe zarar verebilir. Genellikle çocukluk ve gençlik yaşlarında geçirilir. Aktive olması, vücudun direnç sistemiyle ilgilidir. Kesin bir tedavisi yoktur. Tedaviden kısmi yarar görür. Aşısı yoktur. Tanıda en etkili yol PCR ve ELISA’dır.
YENİ BİR MULTİPLEKS PCR YÖNTEMİYLE KADINLARDA
CİNSEL YOLLA BULAŞAN ETKENLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, laboratuvarlarımızda kısa süre önce uygulamaya konulan, Femoflor Cinsel Bulaş Tarama testi ile alınan sonuçların bilimsel ortam ile paylaşılmasıdır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Laboratuvarlarımızda, son üç yıl içinde 4000 civarında hastada multipleks PCR yöntemiyle cinsel yolla bulaşan etkenler araştırılmıştır. Bu konuda çeşitli kit ve yöntemler denenmiş olup, son olarak dünyada benzerlerine göre daha bilgi verici alternatif durumunda olan, DNA Technology firmasının ürettiği Femoflor Cinsel Bulaş Tarama (Femoflor Screen) testlerinde karar kılınmıştır. Testler, Real-Time multipleks PCR yöntemiyle çalışılmış ve firmanın kendi kitlerine spesifik olarak ürettiği kapalı sistem DT Lite Real-Time PCR cihazında değerlendirilmiştir. Cihaz, ileri bir otomatize değerlendirme programını da barındırmaktadır. Etkenlerin kantitatif ölçümü yapılmaktadır. Kadınlarda serviko-vaginal sürüntü materyali ile idrar, erkeklerde üretral akıntı/sürüntü materyali ile idrar birlikte alınarak çalışılmıştır. Çalışma ve program toplam DNA yükünü (Toplam Mikrobiyal Yük= TMY), laktobasil miktarını, potansiyel patojenler olan Gardnerella vaginalis ile bazı anaerobların, kandida, ureoplasma ve Mycoplasma hominis’in miktarlarını kantitatif olarak ölçmektedir. Ayrıca, bunların TMY’e olan oranlarını da vermektedir. Patojenlerden ise M.genitalium, Trichomonas vaginalis, N.gonorrhoeae, C.trachomatis, HSV-2, HSV-1 ve CMV’nin de var olup olmadığını belirlemektedir. Ayrıca, floranın normal, ya da orta veya ileri derecede bozulmuş olup olmadığını da bildirmektedir.
BULGULAR: Son 2 ay içinde, 61’i kadın ve 152’si erkek olmak üzere, toplam 213 hasta örneğinden Femoflor Cinsel Bulaş Tarama Testi yapılmıştır. 61 kadın hastadan 12 (%19.7)’sinde patojenler saptanmıştır. Bunlar 3 hastada (%5) M.genitalium, 2 (%3.3) T.vaginalis, 3 (%5) C.trachomatis, 2 (%3.3) HSV-2, 2( %3.3) CMV şeklindedir. Potansiyel patojenlerden Gardnerella vaginalis 38 (% 62.3) hastada pozitif, 18 (% 29.5) hastada 104 üzerindedir. Candida 16 (%26) hastada pozitif, 13 (%21.3) hastada 104 üzerinde, Ureoplazma 29 (%47.5) hastada pozitif, 19 (%31) hastada 104 üzerinde, M.hominis 11 (%18) hastada pozitif, 7 (%11.5) hastada 104 üzerindedir. Laktobasil 61 hastadan 53 (%87)’ünde pozitif olup, 11 hastada Toplam Mikrobiyal Yük’ün %20’sinin altında (İleri düzeyde bozulmuş flora), 13 (%21.3) olguda %20-80 arasında (Orta düzeyde bozulmuş flora), 29 ( %47.5) olguda ise %80-100 (Normal flora) düzeyindedir.
SONUÇ: Verilerin analizinden de görüleceği üzere, kadınlarda Femoflor Cinsel Bulaş Tarama Testi, şu anda tanıda kullanılan alternatifler içinde Toplam Mikrobiyal Yük’ü belirlemesi, normal ve bozulmuş flora değerlendirmesi yapabilmesi, potansiyel patojenlerin miktarını belirleyerek hekime tedavi kararında kolaylık sağlanması, 14 civarında etken ve parametre hakkında bilgi sunması özellikleriyle, benzerlerinden belirgin olarak daha bilgi verici ve etkin bir sistem olarak değerlendirilmiştir.
ERKEKLERDE CİNSEL YOLLA BULAŞAN ETKENLERİN YENİ BİR
MULTİPLEKS PCR YÖNTEMİYLE DEĞERLENDİRİLMESİ
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, laboratuvarlarımızda kısa süre önce uygulamaya konulan, Femoflor Cinsel Bulaş Tarama testi ile alınan sonuçların bilimsel ortam ile paylaşılmasıdır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Laboratuvarlarımızda, son üç yıl içinde 4000 civarında hastada multipleks PCR yöntemiyle cinsel yolla bulaşan etkenler araştırılmıştır. Bu konuda çeşitli kit ve yöntemler denenmiş olup, son olarak dünyada benzerlerine göre daha bilgi verici alternatif durumunda olan, DNA Technology firmasının ürettiği Femoflor Cinsel Bulaş Tarama (Femoflor Screen) testlerinde karar kılınmıştır. Testler, Real-Time multipleks PCR yöntemiyle çalışılmış ve firmanın kendi kitlerine spesifik olarak ürettiği kapalı sistem DT Lite Real-Time PCR cihazında değerlendirilmiştir. Cihaz, ileri bir otomatize değerlendirme programını da barındırmaktadır. Etkenlerin kantitatif ölçümü yapılmaktadır. Kadınlarda serviko-vaginal sürüntü materyali ile idrar, erkeklerde üretral akıntı/sürüntü materyali ile idrar birlikte alınarak çalışılmıştır. Çalışma ve program toplam DNA yükünü (Toplam Mikrobiyal Yük= TMY), laktobasil miktarını, potansiyel patojenler olan Gardnerella vaginalis ile bazı anaerobların, kandida, ureoplasma ve Mycoplasma hominis’in miktarlarını kantitatif olarak ölçmektedir. Ayrıca, bunların TMY’e olan oranlarını da vermektedir. Patojenlerden ise M.genitalium, Trichomonas vaginalis, N.gonorrhoeae, C.trachomatis, HSV-2, HSV-1 ve CMV’nin de var olup olmadığını belirlemektedir.
BULGULAR: 2016’nın Temmuz ayından itibaren yaklaşık 2 ayda 152’si erkek ve 61’i kadın olmak üzere, toplam 213 hasta örneğinde Femoflor Cinsel Bulaş Tarama Testi yapılmıştır. 152 erkek hastadan 32 (%21)’sinde patojen etkenler saptanmıştır. Bunlar 12 (%7.9) hastada C.trachomatis, 4 (%2.6) hastada CMV, 3 (%2) hastada T.vaginalis, 3 (%2) hastada HSV-1, 2 (%1.3) hastada N.gonorrhoeae şeklindedir. Potansiyel patojenlerden Gardnerella vaginalis 66 (%43.6) hastada pozitif ve 40 (%26.3) olguda 104 üzerinde, Candida 36 (%23.7) hastada pozitif ve 32 (%21) hastada 104 üzerinde, Ureaplasma 48 (%31.6) hastada pozitif ve 35 (%23) hastada 104 üzerinde, M.hominis 18 (%11.8) hastada pozitif ve 14 (%9.2) hastada 104 üzerinde bulunmuştur. 33 (%21.7) olguda laktobasil de saptanmıştır.
SONUÇ: Femoflor Cinsel Bulaş Tarama Testinin avantajı, patojen etkenler olan M.genitalium, T. Vaginalis, N. Gonorrhoeae, C. trachomatis, HSV-2, HSV-1, CMV’nin saptanması yanında, potansiyel patojenler olan Gardnerella vaginalis, Candida spp., Ureaplasma (urealyticum+parvum), M.hominis etkenlerinin de kantitatif olarak saptanmasıdır. Bu durum, tedavi kararı için hekime büyük destek sağlamaktadır. 104 üzerindeki miktarlar tedavi kararı yönünden olumlu sayılabilir. Ya da kliniğe göre hareket edilecektir. Bu özellikleriyle Femoflor Cinsel Bulaş Tarama testinin, erkekler için de oldukça yararlı, bilgi verici ve etkin bir test olduğu sonucuna varılmıştır.
FEMOFLOR-16 Rapor Örnekleri
FEMOFLOR-16 UROGENİTAL MİKROBİYOTA RAPORU Örnek-1
FEMOFLOR-16 UROGENİTAL MİKROBİYOTA RAPORU Örnek-2
FEMOFLOR-16 UROGENİTAL MİKROBİYOTA RAPORU Örnek-3
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-1
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-2
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-3
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-4
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-5
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-6
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-7
FEMOFLOR CİNSEL BULAŞ TARAMA RAPORU Örnek-8